Resim
A.Fettah Ebu Gudde çağımızın rabbânî alimlerinden birisidir. Rabbâni;yani samimiyet ve ciddiyetle Allah’ın dinini öğrenen,yaşayan,öğreten ve sonraki kuşakları bu doğrultuda yetiştiren,terbiye eden …

Bir Eğitimci Olarak Muhammed(SAV) ve Öğretim Metotları isimli kitabında O’nun öğretmenlik vasfını ve yöntemlerini ön plana çıkarmış.

Çünkü Kur’ân-ı Kerim, Rasulu “bir muallim” olarak tanımlıyor. Kendisi de “Ben ancak bir muallim olarak gönderildim.” buyurmaktadır. (shf:24)

Aslında öğretme işi,öğreten ve öğrenen olmak üzere iki tarafın bulunduğu bir süreçtir.

İslam, her iki taraf için de hedefler, uyulması gereken kurallar ve edepler belirlemiştir.

Tâlim işi ancak iki tarafın gayret ve rağbetiyle bir sonuca ulaşabilir. Peygamber (SAV) bir hadis-i şerifte bu durumu şöyle ifade etmektedir: ”Bir topluluğa ne oluyor da,komşularını bilgilendirip öğretmiyorlar, onların İslâmı anlamalarına yardımcı olmuyorlar. İyiliği emredip kötülükten sakındırmıyorlar. Yine bir topluluğa da ne oluyor da komşularından öğrenmiyorlar. Bilgilenmiyorlar, İslâmı anlamaya çalışmıyorlar.” (shf:20) Demek ki öğreticiler bu öğretme işini nasıl ciddiye almalılar ve nasıl en üst düzeyde yapmaya çalışıyor olmalılarsa aynı şekilde öğrenme adaylarının da olaya samimiyet ve ciddiyetle yaklaşmaları gerekmektedir.

Ayrıca öğrenci, öğrenme sürecini zoraki maruz kaldığı bir süreç değil de, tercihen benimsediği bir süreç olarak görmedikçe gerekli istifadeyi  sağlayamaz.

A.Fettah Ebu Gudde bu kitabında öğreticileri teşvik etmekte ve “daha iyiyi” ortaya koyma düşüncesinin nice kıymetli çalışmaların yapılmasına engel olduğunu ifade ederek, öğretme işine bir ucundan başlanmasını, ihlaslı olduğu takdirde Allah’ın yapılan işlere bereket ihsan edeceğini müjdelemektedir.

Biz de kitabın kısa bir özetini sunarak ilgileri esasen kitaba çekmek istemekteyiz.

Günümüzde öğreticilerin ihmal ettiklerini düşündüğümüz konuları daha çok ön plana çıkartmaya çalışarak bir özetleme yapmaya çalıştık. Bereketini Allah’tan umarız.

KİTAPTAN SATIR BAŞLIKLARI

1-Muhammed (SAV)’in öğretim metodlarının en mühim ve önde geleni “O’nun yaşamı,iyi hali ve yüce ahlâkıdır.”

Peygamber (SAV) bir şey emrettiğinde bunu ilk önce kendisi yapar, ardından insanlar bunu örnek alır ve O’nda gördükleri gibi yaparlardı. (shf: 66)

Muallimin elde edeceği netice ya da bütün izzet ve şerefi dini nefsine hakim kılmada gösterdiği gayret kadardır. (69)

2-Peygamber (SAV) karşısındakini saygı ve hürmete,aynı zamanda ona teslim olmaya götürecek bir sekinet  ve heybete , ayrıca muhatabını samimiyet ve dostluğa sevk edecek bir güleryüzlülüğe  sahiptir. (44)

3-Muhammed(SAV) kaba ve sert konuşan,kötü davranan,bağırıp çağıran,kötü konuşan,insanları ayıplayıp duran ya da onları aşırı öven birisi değildi. (32)

4-O; azarlamadan hatasını yüzüne vurmadan, îmâ ile men eder, muhatabının iyiliğini, istediğini ona hissettirerek düzeltmeye çalışırdı.

Çünkü kusuru açıkça söylemek onur perdesini yırtar,kötülüklere dalma cesaretini meydana getirir ve hatada ısrar etme hırsını kamçılar. (17) Ayrıca insanların arasında açıktan yapılan nasihat ; nasihat değil azarlamadır.

5-O’nun yöntemi konuşmak, muhakeme ettirmek ve ikna etmektir.

Bir defasında zina etmek için izin isteyen bir genç gelmişti.Peygamber(SAV) onunla konuşarak, muhakeme ettirerek ve akli olarak meseleyi tartmasını sağlayarak gencin kalbinden zina düşüncesini nasıl da söküp atmıştı.(100)

6-Zulme girmedikçe kimsenin sözünü kesmezdi. Bununla birlikte karşısındaki kimse hakkı aştığında ya onu konuşmaktan men eder ya da ayağa kalkarak konuşmasını bölerdi.(34) Çünkü “hakkın hatırı” onunu için en önemli şeydi.

7-Hoşuna gitmeyen şeyleri fark etmemişliğe verirdi. Hemen her şeye müdahale etmez, hoşuna gitmeyen söz ve fiilleri fark etmemiş ve sanki  başka şeyle meşgulmüş gibi yapardı.

Şairin b konudaki mısraları da şöyledir:

“Kalın kafalı kimse kavminin lideri değildir.

Kendini dalgın gösteren kavmin lideridir.”

8-O’nun anlatımları sıkıcı , bunaltıcı değildi.Anlatmak istediklerini çoğu zaman canlı örnekler,misaller ve kıssalar üzerinden anlatırdı.

Hutbelerinde ve konuşmalarında darb-ı mesellere yer verir, böylece dinleyenlerin anlamaları  daha kolay hale gelirdi.(109)

Bazen de anlatımlarını şekiller çizerek zenginleştirirdi.Çizdiği şekiller üzerinden anlatması ne kadar da manidardır.(114)

9-Her zaman ve mekanda ilmi, iyiliği öğreneceklere aktardı.

Her fırsatı değerlendirirdi.

Öğrenenlere karşı son derece şefkatli idi.Öğrenmeleri içinde çok hırslıydı.

10-O’nun işleri “aşırı gitme” ile “eksik yapma”nın tam ortasınında i’tilal (denge) noktasındaydı.

O, bir şeyler yapmaya istekli olanların “coşkusu” ile muktedir ama ihtiyatlı olanların “endişesini” bir araya getirip dengeledi. (54)

11-Muhataplarını hep gözetirdi.Onları usandırmaktan kaçınırdı.Uygun vakit ve durumlarını kollardı.

Buradaki ölçü;”ihtiyaçla” insanın dinçliğinin beraberce gözetilmesi ve götürülmesidir.

12-Bizzat sorumluluk üstlenir , işleri havale etmekle yetinmezdi.

Bir gün mescidin duvarında bir balgam görmüştü de kalkıp onu elindeki dal parçasıyla temizlemişti. (69)

13- Muhatabıyla birebir ilgilenirken onunla “beden teması” sağlar, soru soranın yada bir şey öğrenenin elini avucunun içine alır yada elini omzuna koyardı.

Böylece dinleyici ile ünsiyet peydah eder ve onun dikkatini anlatılanlara çevirirdi. (171)

14- Soru soranın sorusuyla kendini savurmasına müsaade etmez , onu kendi istediği yöne çekerdi.

Soru soranın sorusundan memnun değilse onun sorusuna direk cevap vermez onu sorusu dışında başka bir alana yöneltirdi.

Bir defasında “kıyamet ne zaman?” diye sorana “ona ne hazırladın?” şeklinde karşılık vermiştir.(139)

Allah önceliklerin ve sonrakilerin içinde en büyük malim olan Muhammed (SAV) ‘i bize tanıtan onun örnekliğini önümüze koyan Abdul Fettah Ebu Ğudde’den razı olsun ve hesap gününe kadar defter-i amelini açık eylesin.