Resim
Elinizdeki eser baba Mevdudi’yi anlatmaktadır. Hem de evinin içinden, kızının dilinden...
İsterseniz önce onun yaşam tarzı ve kişiliği ile ilgili kitaptan alıntılar yaparak başlayalım:

“Değerli babam, 1902 yılında zühd ve takva dolu bir ailede doğdu. Babasının ihlas ve takva dolu güçlü şahsiyetiyle hazırladığı iman dolu eşsiz bir atmosferde büyüdü. Rahmetli dedem ilim meclislerine katılırken oğlunu da yanında götürürdü. Ona her gece İslam tarihinden ve salih nebilerin hayatından birer hikaye anlatırdı. Böylece içine inanç kaidelerini ve din usulunü yavaş yavaş yerleştiriyordu. Bu arada ahlakına da büyük önem veriyordu.” s. 23-24

“Bazı Müslümanların taşkınlıklarından cesaret alan Hindular “İslamın kan döken, özgürlükleri kısıtlayan bir din olduğunu iddia etmeye başlamışlardı. Böylesi bir zamanda bir İslam alimi cuma hutbesinde şöyle dedi: ‘Keşke bir Allah’ın kulu çıksa da Allah yolunda cihadın ne olduğunu anlatan bir kitap yazmak için kolları sıvasa, kalemini hazırlasa.’ Ben de (Mevdudi) bu hutbeyi dinleyenlerden biriydim. Eve dönerken mescidin merdivenlerinde kendi kendime ‘Niçin bu kul ben olmayayım!’ dedim. İşte o zaman kendi kendime hedef belirledim.” s. 26.

Mevdudinin bu tavrı bize Allah’ın peygamberlerinin ağzından ilan ettiği şu büyük hedefi hatırlatmaktadır: “De ki bana Müslümanların ilki olmam emredildi.” (Zümer 12).

“Babamın en önemli özelliklerinden biri de çocuklarına, insanların ana-babalarına saygı duyduğu gibi saygı duymasıdır. Bize genellikle “oğulcuğum” ya da “kızcığım” seslenirdi. s. 124.


“Babamın Allah’ın yardımıyla yeni neslin gözünü açmayı, onlara batının gerçek yüzünü göstermeyi başardı. Böylece batı kültürü önünde gözlerinin kamaşmasını ve batıya tapınmalarını önledi. Böylece Müslümanların kendi dinleri ile övünmelerini ve gurur duymalarını sağladı. s. 34.

“O, sadece kitaplar yazan birisi değil, aksine bununla birlikte o, göklerin, yerin ve sapasağlam dağların yüklenmekten aciz kaldığı emaneti taşıyabilecek adamlar yetiştirmek için çabalayan bir şahsiyetti. Öyle adamlar ki ne ticaretin ne alışverişin Allah’tan ve O’nu zikrinden alıkoymadığı, Allah ile yaptıkları anlaşmaya sadık adamlar...(Nur 37)” s. 10

“O, başkaları hakkında hep hüsn-ü zannda bulunur, elinden geldiğince onlarla yardımlaşır, kötülerin içindeki hayır duygularını uyandırmaya, onları hayırlı işlerde kullanmaya ve kötü yönlerinden uzaklaştırmaya çalışırdı. Son derece yapıcı idi. s. 95. 

“Her işini belli bir zamanda yapardı. Çok dakikti. Öyle ki onun işlerine bakarak saatinizi bile ayarlayabilirdiniz.” s. 94.    

Kitaptan Kısa Satır Başları

“Bugün iman; herkesten korkan, herkese boyun eğen (itilip kakılan) ucuz bir eşya haline gelmiştir. Halbuki, Müslümanın imanı, pahası ne olursa olsun dünya menfaatleri ile değişilmez olduğu günlerde dünya onun önünde eğilmiş ve ona itaat etmiştir.” s. 50.

“Anne babalar rahat ve lüksle çocuklarının çocuklarının fıtratını bozarken zamanın acımasız olduğunu unutuyorlar. Çocuklarınızı şımartmayın, onları hayatın gerçeklerine uygun yetiştirin. Zorluğa da kolaylığa da alıştırın. Tek bir tarzda eğitmeyin.” s. 63. 

“Bir insanın ölüm hükmü, yeryüzünde değil gökyüzünde verilir.” s. 68.


“Kalpten çıkan kalbe ulaşır. (Samimiyet ve ihlas sözlerimizin tesirli olabilmesinin en mühim sebeplerindendir.” s. 76.

“İşinde ihlaslı ol. Bak o zaman ayetler ve hadisler nasıl sana kendilerini açıklayacak, nasıl da ne demek istediklerini anlayacaksın.” s. 88.

“Bir iş ne kadar büyük olursa olsun, dünyada ne kadar alkışlanırsa alkışlansın eğer Allah katında kabul edilmediyse hiç bir değeri yoktur. Ancak dünya ehli tarafından itibar görmese de Allah’ın huzurunda kabul edilen amel ne büyük bir amel, ne büyük bir başarıdır.” s. 134.


“Ben Allah’ın indinde gündelik bir işçiyim.  İşimin karşılığını da ondan gündelik alırım. Benim görevim gündelik olarak yerine getirmem gereken işleri yapmaktır. İşin sonunun nereye varacağı benim görevim olmadığı gibi beni ilgilendirmez de. Bu davet sahibi olan Allah’ın işidir, benim değil.” s. 96.


“Ali (RA): “Eğer sen dünyayı tekmelersen ayaklarının altına düşecektir.”


“Tomurcuksan çiçek aç, çiçeksen buket ol, buketsen bahçe ol.”


Mevdudi yüz kırktan fazla kitap yazdı. Medine İslam Üniversitesi’nin kuruluşunda yer almıştır. Şehid Seyyid Kutub ondan “Büyük Müslüman” olarak bahsederdi. Çağdaş İslami hareketlerin manevi babası kabul edilir. Dünya Müslümanları onun fikirlerinden etkilendiler ve yararlandılar. Kitapları sayesinde dünya Müslümanlarının İslam’a bakışı değişti, İslam’ın özüne dönüldü.

Bir kıvılcım yakıp dünyadaki görevini tamamladı. 22 Eylül 1979’da tedavi gördüğü sırada Amerika’da vefat etti. Üç kıtada cenaze namazı kılındı. (New York, Londra ve Lahor). 

Allah ona, anne-babasına ve ailesine rahmet etsin... Hatalarını affetsin, ikramda bulunsun.